World Press Federation
World Press Federation
cilingirhaber

cilingirhaber

16 Kasım 2024 Cumartesi

İzmir’de Neler Oluyor: Sahte Gazetecilerle Mücadele Zorunlu!

İzmir’de Neler Oluyor: Sahte Gazetecilerle Mücadele Zorunlu!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İzmir’de yayın yapan Yerelin Sesi Gazetesi’nde yer alan bir habere göre, son dönemde gazetecilik adı altında kendi çıkarlarını korumaya çalışan ve şantajla işlerini yürüten sahte gazeteciler ortaya çıktı. Bu sahte gazetecilerin yazılarına maruz kalan, iftiraya uğrayan ve şantaja maruz kalan kişiler, mahkemelerde uğraşmamak için bu kişilere para vererek susturuyor.

İzmir’de yayın yapan Yerelin Sesi Gazetesi’nde yer alan bir habere göre, son dönemde gazetecilik adı altında kendi çıkarlarını korumaya çalışan ve şantajla işlerini yürüten sahte gazeteciler ortaya çıkmıştır. Gerçek gazetecilere yönelik bir eleştiri bulunmazken, az bir sermaye ile internet haber sitesi kurarak bürokrasi, siyaset ve yerel yönetimler üzerinde baskı kuran, şantaj yapan bu kişiler gazeteciler cemiyetleri tarafından yaptırıma tabi tutulamamaktadır.

Bu sahte gazetecilerin yazılarına maruz kalan, iftiraya uğrayan ve şantaja maruz kalan kişiler, mahkemelerde uğraşmamak için bu kişilere para vererek susturuyor. Ancak sadece çok az sayıda kişi mahkemelerde hakkını arayabiliyor. Bu sahte gazetecilerle mücadelede önemli görevler düşüyor ancak asıl yük kurumlarda.

AK Parti İzmir’de Kongre Süreci ve Bilal Saygılı

AK Parti İzmir’de kongre süreci başladı. İl Başkanı Bilal Saygılı, birçok kişinin övgüsünü alarak İzmir için CHP’li Başkan Cemil Tugay ile iki kez görüştü ve ardından Ankara’da Çevre Bakanı ile buluştu. Ancak bu adımlar nedeniyle parti içinde bazı grupların hedefi oldu. İzmirli’nin yararına olacak icraatlardan geri atmayan Saygılı, gerektiğinde CHP’li belediye başkanını sert bir şekilde eleştirmiştir.

Bilal Saygılı ve Gazetecilik İddiaları

Son dönemde AK Parti İzmir teşkilatı ve İl Başkanı Bilal Saygılı hakkında masa başında yapıldığı belli olan haberler çıkmaya başladı. Bu haberlerde Saygılı’nın döneminin sonuna gelindiği, parti içinde çok eleştirildiği ve sancılı bir dönem yaşandığı iddia ediliyordu.

Bir zamanlar aynı gazetede övülen Bilal Saygılı, birden kötü adam ilan edildi. AK Parti ise çalkantılı bir parti olarak gösterilmeye çalışıldı. Küçük bir araştırma, işin gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Okunurluğu tartışmalı olan bu gazetenin imtiyaz sahibi Bora Koçu’nun eşi, garson alımı için ilana çıkan TEİAŞ’a iş başvurusu yaptı. Ancak sahte belge verdiği için işe alınmadı. Bunun üzerine Bora Koçu, AK Parti ve il başkanına saldırmaya başladı.

Gazetecilik Bu mu?

Bu durumda gazetecilik nerede kaldı? Gazeteciler Cemiyetleri, Basın Konseyi ve İletişim Başkanlığı neden bu tür sahte gazetecilere müdahale edemiyor?

Yeni Hedef: Özgür Hızal

Aynı gazetede Bilal Saygılı’nın yerine AK Parti’nin geçtiğimiz dönem Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkanvekili olan Özgür Hızal’a övgüler yapılarak, onun başkan olması gerektiği yönünde yazılar yazılmaktadır. Özgür Hızal’ın bu övgülere dikkat etmesi gerekiyor, çünkü sahte belgeyle eşini işe sokmaya çalışan bu kişinin övgüsü makbul değildir.

Bu sahte gazetecilik faaliyetleri karşısında toplum olarak daha dikkatli ve duyarlı olmalıyız. Gazeteciliğin onuru ve gerçek haberin değerini korumak hepimizin görevi.

Devamını Oku

CHP’li Başarır: Erdoğan üniversitede dersime girdi, ‘Ne avukat olacaksın manken olsana’ dedi

CHP’li Başarır: Erdoğan üniversitede dersime girdi, ‘Ne avukat olacaksın manken olsana’ dedi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır Haberler.com stüdyosunda sunucu Gökay Kalaycıoğlu’nun Haber Bahane programına konuk oldu.BAŞARIR’DAN SAMİMİ İTİRAFLARProgram boyunca samimi itiraflarda bulunan Başarır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversitede derse girdiğini ifade etti.”ERDOĞAN İMAR DERSİME GİRDİ”Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Başarır, “İlk kez söylüyorum burada. Recep Tayyip Erdoğan imar dersime girdi. O zamanlar belediye başkanlarını idari hocamız çağırıyordu, imar derslerine veriyordu. İşte Sefa Sirmen geldi ondan sonra Recep Tayyip Erdoğan geldi, imar dersi verdi. İmar adına şanssızlığımızdı. “KEŞKE DEDİĞİNİ YAPSAYDIM”Recep Tayyip Erdoğan’dan ders aldıktan sonra 32. Gün programına geldi. Soru sordum kendisine. O videolar çıktı. Bayağı sohbet ettik. Ben hatta uzun boylu, zayıf yani çok yakışıklıyım demeyeyim ama omuzlarım falan geniş spor yapıyorum. Tayyip Bey, ‘Sen ne avukatı olacaksın? Manken olsana’ dedi. Keşke dediğini yapsaydım belki bugün başına bu kadar bela olmazdım” dedi.Kaynak: Haberler.com / Politika Recep Tayyip Erdoğan Ali Mahir Başarır Politika 3-sayfa Eğitim Yaşam

Devamını Oku

Yavuz Ağıralioğlu cephesinden partinin ismini eleştirenlere yanıt

Yavuz Ağıralioğlu cephesinden partinin ismini eleştirenlere yanıt
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İyi Parti’den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu’nun başkanlığındaki Anahtar Partinin (A Parti) kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığı yetkililerine teslim edildi. Siyasi hayatına başlayan Anahtar Parti, Türkiye’nin 158’inci siyasi partisi oldu. “MİLLETİMİZ İSME TAKILMASIN”Bakanlık önünde açıklama yapan Anahtar Parti Teşkilat Başkanı Ayhan Erel, “Kısa adı A Parti, uzun adıyla Anahtar Parti. Milletimiz isme takılmasın. Biz yapacağımız icraatlarla Türk milletinin problemlerini çözerek, Allah’ın izniyle çok kısa bir sürede Türkiye’deki öncelikle muhalefet boşluğunu, akabinde zamanında veya erken yapılacak bir seçimde de var olan iktidar boşluğunu doldurarak, Türk milletiyle birlikte devletimizi güçlü, milletimizi mutlu kılacağız” diye konuştu.TARİH ÖZEL OLARAK SEÇİLDİ Partinin kuruluş tarihi olarak 28 Ekim tarihinin özel olarak seçildiğini ifade eden Erel, “Atatürk, 28 Ekim’de ‘Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ demişti. Biz de bundan esinlenerek partimizin kuruluşunu bugüne denk getirip, biz de şöyle diyoruz; ‘Ey büyük Türk milleti, yarın partimizi kuruyoruz. Bu parti, Türk milletinin kem talihini değiştirecek ve Türk devletinin üzerindeki kara bulutlar üzerine bir güneş gibi doğacak” dedi.Öte yandan partinin sosyal medyada paylaşılan logosunda beyaz zemin üzerinde ucu aşağıya dönük parlament mavisi rengindeki anahtar yer aldı. Bu logo kapatılan Milli Nizam Partisi’nin devamı olan ve Necmettin Erbakan tarafından 1972 yılında kurulan Milli Selamet Partisi’nin logosuna benzediğine dikkat çekildi.

Devamını Oku

Anahtar Parti’yi kuran Ağıralioğlu’ndan ilk mesaj: Ben bir iktidar hasmı değilim

Anahtar Parti’yi kuran Ağıralioğlu’ndan ilk mesaj: Ben bir iktidar hasmı değilim
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İYİ Parti’den istifa eden eski Sözcü ve Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’nun başkanlığındaki Anahtar Parti’nin (A Parti) kuruluş dilekçesi, İçişleri Bakanlığı yetkililerine teslim edildi. Siyasi hayatına başlayan Anahtar Parti, Türkiye’nin 158’inci siyasi partisi olurken tanıtım toplantısında konuşan Yavuz Ağıralioğlu, “Ben bir iktidar hasmı değilim” mesajını verdi. Ağıralioğlu’nun açıklamalarından satırbaşları; ” ‘Ol’ deyince olduran, bir memleket yükünü çekmek gibi bir iradeyle bizi bu salonlara dolduran Allah’a hamd. Tarihin çetin zamanlarında kaderi çetin bir milletin ödediği onca bedelle tutunduğu bu vatanla başa gelmiş bin bir türlü gailenin altından kalkmış aziz milletim… Bu büyük milletin evladı olmaktan başka payeye ihtiyaç duymayan, memleketin cesur insanları, yol arkadaşlarım hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.”BEN BİR İKTİDAR HASMI DEĞİLİM”Memleketin sorunları çözümsüz değil. Vaadimiz sorunlarıyla yüzleşen bir Türkiye. Ben bir iktidar hasmı değilim. Siyaset bizim için millet hizmetini görebileceğimiz nöbet değişimidir. Neyi koruyacağımızı biliyoruz. Muhafazakarlığın iktidarında, korunması gerektiği halde korunmayanları da biliyoruz. Biz Cumhuriyetin ikinci yüzyılına bolluk-bereketle girmiş olacaktık ama olmadı. Siyaset bizim için iktidarla bir bilek güreşi alanı değildir.”BU MEMLEKET BİR ZÜMREYE YETEMEDİ”Ben milletimi buldum. İkinci yüz yılın başında yaşadığı hiçbir sıkıntıyı hak etmediğini kara kara düşünürken buldum ben milletimi. Biz, milletimizi bu hale getiren, bu fakirliğe sebep olan şeyin keşke bir müdahale, keşke baş edilmez bir kuvvet mazereti olsaydı duygumla söylüyorum; Bu kendine yetebilir bir memleketin, aç gözlülüğüne yetemediğimiz bir siyasi hırsın sonucudur. Bu memleket, kendisi gibi 10 Türkiye’ye yeterdi ama bir zümreye yetemedi.”NEYİN TUTACAĞINI BİLENLER OLARAK BURADAYIZ”Memleket ufkunda doğabilecek her partinin, TV’lerde, gazetelerde değerlendirmesini yapan arkadaşlarıma hitaben söylüyorum; neyin tutacağını bilenler olarak buradayız biz. ‘Parti tutacak mı?’ endişelerine konu olan bakışlarını teskin eden bir irade beyan ediyorum. Aziz milletim bilsin, arkadaşlarım da ‘parti tutacak mı’ değerlendirmesine konu olacak endişeyle bakarken sözümüzü duysun istiyorum. “ÇİFTÇİNİN NASIRLI ELLERİNDEN TUTACAĞIZ”Biz neyin tutacağını bilenler olarak yola çıkıyoruz. Aybüke Yalçın öğretmenin, tebessümünden tutacağız. Eren’imizin adanmışlığından, Ömer Halisdemir’in kahramanlığından tutacağız. Fethi Sekin’in adanmışlığından tutacağız. Ambulansa binerken ‘devletin ambulansı kirlenmesin’ diye ayakkabılarını çıkaran insanımızın edebinden tutacağız. Neyi tutacağımızı bilsin millet. Biz bu salonlarda huzurla konuşalım diye dağlarda şehadeti göze almış kahramanların bileklerinden, yüreklerinden tutacağız. Neyi tutacağımızı biliyoruz, tutacağız. Bu memlekette adaletten ümidini yitirmişler için adaleti tutacağız, ürettiğinin hakkını alamayanlar için alın terinden tutacağız. Tarlalarda gece gündüz çalışan çiftçinin nasırlı ellerinden tutacağız. Kendilerine üniversiteler açılmış, iş imkanı hayalleriyle üniversitelere girmiş, sıkıntı çıkınca iş bulamayan çocuklarımızın hayallerinden tutacağız. Ahlâktan, adaletten, merhametten, mesuliyetten, ciddiyetten tutacağız.”EKONOMİDE BİR ŞEY DENENDİ BİLİYORSUNUZ”Sayın Cumhurbaşkanı iktidara 2024 yılında geçmiş gibi konuşuyor. Ekonomide bir şey denendi biliyorsunuz. Bu denenmiş olan şey yeni ekonomi kurmayının dilinde şöyle takdim edildi… Hazine ve Maliye Bakanı göreve gelir gelmez ‘Ekonomiyi rasyonel bir temele oturacağız.’ dedi. Kendilerinden önceki dönemi kasteden bu söz, tüm mevkilerde değişikliğe dönse, mesela Cumhurbaşkanı ‘devlet başkanı’ vasfıyla ayrı bir makamda olsa ve ayrı bir cumhurbaşkanı atasa, yönetime getireceği cumhurbaşkanı ‘Devletin yönetimini rasyonel bir temele oturtacağız.’ diyecekti.PARTİNİN ADIUzun iktidar döneminde canı çıkmamış kelime, içi boşaltılmamış kavram olmadığına şahit oldum. Manası tüketilmemiş isim kalmadı. ‘Adaletle kalkınma’ ismiyle bulduk biz bu fakirliği. ‘Cumhuriyet’ halk ile buluşacaktı, ülke ‘adaletle kalkınacaktı, ‘Memleket’, ‘İyi’likle doğrulacaktı, ‘Gelecek’, gelecekle güçlü olacaktı, dertlerimiz derman bulacak, ‘Saadet’le huzurla Yeniden Refah’a kavuşulacaktı… Bu kavram ve kelime yorgunluğunun, güzel güzel isimler bulup, güzel güzel konuşmalar yapıp, veciz veciz nutuklar atıp, harikulade programlar yazıp milletin bulduğu bu fakirliğin, milletin kahrına sebep olacağından bahisle, arkadaşlarıma dedim ki, “İsmi mukaddes, işi ismine yakışmaz sonuçlar gördü milletimiz yoruldu. Partimizin adı ‘A Parti olsun” dedim. Arkadaşlarımın hepsinin gözünde, sukünetinde bir şey oldu, sizin gibi sustular. Herkesin kalbinde ‘A Parti mi?’ oldu. Alfabenin ilk harfinden başlayalım, yeniden başlayalım dedim. Bu A, onun A’sıdır dedim. Yüreklendirmeye çalışıyorum, onlar da sizin gibi şaşkın. Bu A, Anadolu’ya girdiğimiz Sultan Alparslan’ın A’sı, Diyar-ı Rum denilen bu vatanı Anadolu’ya dönüştürdüğümüz Anadolu’nun A’sı. Bin yıldır imparatorluklar kurduğumuz bu aziz vatanda, akılla, ahlakla, adaletle, azametle, adanmışlıkla kurduğumuz büyük medeniyetin A’sı. Bu A, yedi düvele diz çökmeyen, Türk yurdunun kapılarını Alparslan ile açıp, Atatürk ile mühürlediğimiz çelikten iradenin A’sı. Bu milletten gayrısına hesap vermez, borçluluk kabul etmez, adanmışlığımızın A’sı.”Kaynak: Haberler.com / Politika Yavuz Ağıralioğlu Politika Siyaset Güncel

Devamını Oku

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Laf ola beri gele” şeklinde bir anlayış söz konusu değil, terörü kaynağında kurutacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Laf ola beri gele” şeklinde bir anlayış söz konusu değil, terörü kaynağında kurutacağız
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tataristan Kazan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Bizim hedefimiz terörsüz bir Türkiye’dir. Bundan taviz vermeyeceğiz, veremeyiz. Hedefimiz tam bağımsız, bir, bütün ve müreffeh Türkiye’dir. Kesinlikle şu andaki hükümetimizin ‘laf ola beri gele’ şeklinde bir anlayışı söz konusu değildir. Biz terörü tamamen kaynağında kurutmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun kaynağı Suriye mi, Suriye… O zaman oradaki kaynak neyse biz orada gereğini, dün akşam yaptığımız gibi yaparız. Bundan sonraki süreçte de aynen bu şekilde bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz” dedi.İşte Erdoğan’ın kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplar; TUSAŞ’a yönelik hain saldırı ile ilgili son bilgileri merak ediyoruz. Zamanlaması açısından bakıldığında ne dersiniz? İlk açıklama ve bilgilere göre saldırı terör örgütü PKK tarafından yapılmış görünüyor. Dolayısıyla TUSAŞ’ın seçilme amacı sizce nedir? BRICS toplantısı ve üyelik başvurusu nedeniyle dış bağlantılı olma ihtimali konusunda bir istihbarat var mı? İsrail’ in bu saldırının arkasında olduğuna ilişkin iddialar da gündeme geldi, bir bulgu var mı?Bu terör saldırısında TUSAŞ gibi güzide bir kuruluşumuzun seçilmiş olması manidardır. Teröristler sadece bir kuruluşu değil, Türkiye’nin huzur ve güvenliğini hedef almışlardır. Kahramanlarımız canları pahasına TUSAŞ’ımızı, yani Türkiye’nin aydınlık geleceğini savunmuşlardır. Maalesef hain saldırıda şehitler verdik, 5 şehidimiz, bunun yanında çok sayıda yaralımız bulunuyor. Başımız sağ olsun. Yaralılarımıza Allah’tan acil şifalar diliyorum. Hem bu gözünü kan bürümüş canilerle mücadele edeceğiz, bu konuda durmak yok, hem ülkemizi müreffeh geleceğe taşıma azmimizden asla taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Nitekim Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız İbrahim Kalın dün akşam bu saldırının sonrasında hemen Ankara’ya döndü ve bütün gelişmeleri yerinde bizzat takip etti. Bizler de Tataristan’dan bu gelişmeleri takibe devam ettik. İstanbul’da bulunan Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, hemen İstanbul’dan Ankara’ya geçti. Ankara’daki Cumhurbaşkanı Yardımcım Cevdet Yılmaz, İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya anında hadiseye müdahil oldular. Bütün güvenlik güçlerimiz anında teröristlere müdahale ederek, çok kısa zamanda saldırıyı gerçekleştiren kadın teröristi etkisiz hale getirdiler. Terörist kendi kendini bildiğiniz gibi öldürmüş oldu. Bu terör saldırısının Suriye’den bir sızma hareketi şeklinde gelişmiş olduğunu özellikle öğrenmiş bulunuyoruz. Buna yönelik de tüm gece boyunca 40 ayrı noktaya operasyonlar yapıldı. Bu operasyonlarla da teröristlere çok çok ağır bedeller ödetildiği de ortada. Türkiye, terörle mücadelesinde büyük mesafe aldı. Bundan sonra terörle mücadele nasıl devam edecek? “Terörsüz bir Türkiye inşa edelim” demiştiniz, bu nasıl olacak? “HEDEFİMİZ TERÖRSÜZ BİR TÜRKİYE, TAVİZ VERMEYECEĞİZ”Terörle mücadeleden kesinlikle taviz vermemiz mümkün değil. Bu, kararlılıkla devam edecek ve terörü kaynağında yok etme politikamızı yine aynen sürdüreceğiz. Bundan da taviz söz konusu değil. Teröre sebep olan siyasi ve toplumsal nedenlerden finansal kaynaklara, dış desteklere kadar geniş bir yelpazede mücadele stratejisi belirledik. Bu stratejiyi çok boyutlu ve daha kapsamlı bir şekilde devam ettireceğiz. Şunun bilinmesini isterim, teröristler kukladır, bunlar taşerondur. Bizim hedefimiz terörsüz bir Türkiye’dir. Bundan taviz vermeyeceğiz, veremeyiz. Hedefimiz tam bağımsız, bir, bütün ve müreffeh Türkiye’dir. Kesinlikle şu andaki hükümetimizin “laf ola beri gele” şeklinde bir anlayışı söz konusu değildir. Biz terörü tamamen kaynağında kurutmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun kaynağı Suriye mi, Suriye… O zaman oradaki kaynak neyse biz orada gereğini, dün akşam yaptığımız gibi yaparız. Bundan sonraki süreçte de aynen bu şekilde bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Birliğimize saçılan nifak tohumlarını temizlemek, bu ayrık otlarını ayıklamak ve hepimizin olan bu vatanı aydınlık yarınlara hep birlikte taşımak zorundayız ve taşıyacağız. Bundan da taviz söz konusu değil. Bölgemizdeki gelişmeler bu gerçeği bir kez daha önümüze koymuştur. Ayrışan değil, kucaklaşan Türkiye idealine doğru kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.”İLANİHAYE DEVAM ETMEZ”PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ile mücadele ne durumdadır? Bununla birlikte Amerika’nın bölgeden çekilmesine yönelik tartışmalar uzunca bir süredir devam ediyor. Eğer böyle bir şey olursa PKK Suriye’de himayesiz kalır ve tasfiye edilir, böyle bir değerlendirmeniz var mı? Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD/YPG özellikle terk edilmeye, yalnız bırakılmaya mahkumdur. Amerika bu terör örgütünü bir süre kucağında taşır, ama o süre dolunca da bunları kendi başına bırakmak zorunda. Suriye’deki istikrarsızlıktan faydalanan terör örgütünün, bazı Batılı ülkelerin himayelerine girmek için gösterdikleri gayret boşunadır. Bu ilanihaye devam etmez. Amerika’nın bölgeden çekileceği yönündeki tartışmalar, hatırlayın uzun zamandır sürüyor. Çekilmenin taktiksel olacağı, stratejik bir çekilme olmayacağı da tartışmaların uzamasıyla zaten ortaya çıktı. Amerika’nın bölgedeki terör örgütlerini kendi çıkarları ve İsrail’in güvenliği için kullandığı artık bilinen bir gerçek. Amerika bölgede İsrail’e her türlü araç, gereç, mühimmat tüm destekleri veriyor mu, veriyor. Para veriyor mu, veriyor. Bizim gözümüz de, kulağımız da topraklarımızın yanı başında yaşanan bütün gelişmelere açıktır ve bunlardan da taviz veremeyiz. Biz kendi topraklarımızın korumacısı, onların hamisi olacağız. Suriye’den veya farklı yerlerden bize herhangi bir sızma hareketi olabileceğini her an düşünmek durumundayız. Onun için de bütün güvenliğimizi ona göre almak durumundayız. Biz bölgedeki tüm terör örgütleriyle mücadelemizi kendi milli çıkarlarımız, sınırlarımızın güvenliği için sürdürüyoruz. Buna devam edeceğiz.BRICS Zirvesi’ne katılarak önemli temaslarda bulundunuz. Şunu sormak istiyorum, Türkiye’nin BRICS’e üyelik başvurusu kamuoyunda duyulduktan sonra başlayan bir yön değişimi tartışması, soru işareti vardı. Siz de önceki açıklamalarınızda “BRICS’e katılma isteği NATO’ya alternatif değil” vurgusu yapmıştınız. Kazan Zirvesi sonrasında gelinen noktayı sormak istiyorum, Türkiye’nin durduğu yeri nasıl değerlendirirsiniz? Bir de Türkiye Kazan Zirvesi’nden ne tür sonuçlarla ayrılıyor? “BU GERÇEĞİ GÖRMEK DURUMUNDAYIZ”BRICS yükselen ekonomilerin özellikle bir arada olduğu büyük bir platform. Bu gerçeği görmek durumundayız. Türkiye olarak BRICS ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. BRICS üyesi ülkelerle ikili olarak zaten uzun yıllara dayalı ilişkilerimiz, birlikteliğimiz söz konusu. BRICS de diğer platformlar ve uluslararası oluşumlar da bizi ekonomik açıdan güçlendiren unsurlardır. Bunları da biz görmezden gelemeyiz. Hem Doğu hem Batı ülkesi olduğumuzu sürekli anlattık. Türkiye’nin BRICS ile iş birliğini ilerletmesi, ekonomik ortaklıklarımızın sayısını artırmayı karşılıklı saygı çerçevesinde bu dayanışmayı sürdürmemiz, “kazan-kazan” esasına göre hem BRICS ülkelerinin hem de ülkemizin çıkarınadır. Nitekim başta dönem başkanı olarak Sayın Putin olmak üzere yaptığımız ikili görüşmeler, bunları çok açık net ortaya koyuyor. Bu anlayıştan birilerinin bize yapmış olduğu telkinlerle vazgeçemeyiz. Kendi kararımızı kendimiz vermek suretiyle yolumuza devam edeceğiz.BRICS Zirvesi’nde “alternatif finans sistemi” dillendirildi. Sizin bu konudaki görüşlerinizi evvelden beri biliyoruz zaten. ABD Başkan adaylarından Donald Trump geçtiğimiz günlerde “Doları rezerv para birimi olmaktan çıkaran ülkelerin mallarına yüzde 100 vergi getirilebileceği” tehdidinde bulundu. Bu durumda mevcut finans sistemine alternatif bir finans sistemi hayata geçirilebilir mi? “MİLLİ PARALARLA TİCARET POLİTİKASINI SAVUNUYORUZ”Burada amacımız mevcutları birbiriyle yarıştırmak değil. Bizim yerli ve milli paralarımızla yolumuza devam etmemiz lazım. Sayın Trump, Amerika Birleşik Devletleri’nin başında bulundu. Bu tür bir görüşü olabilir. O zaman da biz kendileriyle finans sektörüyle ilgili tüm konuları görüştük. Bunları kendileriyle paylaştık. O zaman ne için buna müdahale etmediler? Yerli ve milli paralarla hangi ülke ile bu adımı atabiliyorsak atarız. Burada amacımız ‘kazan-kazan’ esasına dayalı olarak finansal sektörü ayağa kaldırmaktır. Bu konuda Amerika olsun, Batı ülkeleri olsun herkes adımını buna göre atacak olursa biz de kazanırız, onlar da kazanır, Amerika da kazanır. Biz yıllardır milli paralarla ticaret politikasını savunuyoruz. Bu, ikili ticaretin döviz baskısından kurtarılmasını sağlar. Ülkelerin ticari faaliyetlerine başka ülkelerin müdahil olmasının önüne geçer. Milli paralarla ticaret aynı zamanda özgür ticarettir. Aynı şekilde ödeme sistemlerinde çeşitliliğin olmaması da finans piyasalarının şoklara karşı kırılganlığını artırıyor. Dolayısıyla alternatif bir finans ve ödeme sistemi hem uluslararası ticareti kolaylaştırır hem de çeşitlendirir.İtalya, İspanya gibi bazı ülkeleri dışarıda tutarsak Batı’nın İsrail’in Gazze’deki uyguladığı soykırıma ve Lübnan’da yaptığı katliama sessiz kaldığını görüyoruz. Sizin BRICS Zirvesi’nde yaptığınız ikili görüşmelerde diğer ülkelerin yaklaşımı nasıldı? Bu konuda ne düşünüyorlar ve Batı’dan hangi noktada ayrışıyorlar? “ONLAR FİLİSTİN’E DESTEKTEN TAVİZ VERMİYOR”Bu zikrettiğiniz ülkeler bu konuda gerçekten kararlı. Onlar Filistin’e destekten taviz vermiyor. Biz bundan sonraki süreçte de gerek İspanya gerek İrlanda gerekse Norveç ve Slovenya gibi ülkelerle bu dayanışmamızı sürdürme kararlılığındayız. Birlikte adım atarsak güç kazanabiliriz. Batı maalesef kendini İsrail’e karşı borçlu hissediyor. Mesela Almanya Nazi döneminde yaşananlar nedeniyle kendilerini İsrail’e karşı sorumlu görüyor. Bazı Batılı ülkelerin de tutumu aynı şekilde. O dönemde Avrupa Yahudilerine karşı Nazi yönetiminin yaptıklarına sessiz kaldıkları için bir borç ödeme yöntemi olarak İsrail’in soykırımına sessiz ve tepkisiz kalıyorlar. Yani Batı, bir anlamda borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Fakat şimdi de Filistinlilere karşı borçlanıyorlar, bu dönemin Nazileri haline gelen İsrail’e kol kanat gererek torunlarına utanç verici bir geçmiş bırakıyorlar. BRICS üyelerinin de Filistin’in haklı davasına ve İsrail’in hedefindeki Lübnan’a daha fazla destek vermelerini, İsrail saldırganlığına yüksek sesle “dur” demelerini bekliyoruz.Birleşmiş Milletler nezdinde İsrail’e silah satışını durdurmasına yönelik bir girişim başlatmıştınız. Ardından İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’yle de bu durumu görüştüğünüzü biliyoruz. İspanya, İrlanda ve Fransa’dan da buna yönelik bir açıklama gelmişti. Yine BRICS üyelerine de bu girişimi desteklemeleri çağrısında bulundunuz. Bu konuda bir ittifak politikası uygulamak ve benzer ülkeleri bir araya getirerek, ülkeleri İstanbul’da toplamak noktasında bir gelişme olur mu? “ÖNÜNÜ KESMEMİZ ŞART”İsrail’i durdurmak, onların bebekleri, çocukları, anne ve babaları öldürmesinin önüne geçmek için silaha erişimin önünü kesmemiz şart. Şu an itibariyle Amerika ve Almanya başta olmak üzere birçok ülke maalesef verdikleri silahlarla İsrail’in katliamını sürdürmesine destek oluyor. Biz de Birleşmiş Milletler çatısı altında bu soruna bir çözüm olması, İsrail’e kapsamlı bir silah ambargosu konulması için girişim başlattık. Bu çağrımıza destek verenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Umarız ‘İnsanlık İttifakı’ olarak bu girişimimizi başarıya ulaştırır ve kalıcı barış için bir kapı aralarız. Ateşe benzin dökenlere inat bu yangını söndürmek için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. İsrail’e karşı silah ambargosu çağrımızın İtalya, İspanya, İrlanda ve Fransa gibi ülkeler tarafından da yapılmış olması, konunun giderek daha fazla gündeme geldiğini gösteriyor. Demek ki sadece biz değil, pek çok ülke İsrail’in pervasızca, orantısız güç kullanımından rahatsız. Ama gelinen aşamada Türkiye’nin başını çekeceği ülkelerin, insan hakları ve uluslararası hukuk konularında daha güçlü bir ses çıkartması gerekiyor. Diplomatik zeminin güçlendirilmesi, alternatif bakış açıları geliştirilmesi ve uluslararası baskının artırılması için ne gerekiyorsa yapılmalı ve insanlığa kasteden bu terör devleti durdurulmalıdır.Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşme, temas bir süredir konuşulan bir başlık. Acaba Sayın Putin’le bu görüşmeniz sonrasında yeni bir gelişme, yeni bir durum beklenebilir mi? Biz, sürecin en başından bu yana hep Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasından ve komşumuzda kalıcı, adil, kapsayıcı bir barış ve huzurun tesisinden yana olduğumuzu vurguluyoruz. Terör örgütleriyle ayrımsız mücadele anlayışımızda sınırlarımızı korumanın yanında bu tutumumuzun da payı vardır. Bölgemiz bir ateş çemberine dönmüş durumda ve her geçen gün maalesef bu çember daralıyor. Suriye yönetiminin Türkiye ile samimi ve gerçekçi bir normalleşmenin kendilerine sağlayacağı faydaları anlayarak adımlarını ona göre atması temel beklentimizdir. Umarım önümüzdeki dönemde bu konuda yapıcı bir adım görür ve Türkiye-Suriye normalleşmesini inşa ederiz. Çünkü o bölgedeki istikrarsızlık bir bataklığın sinekleri topladığı gibi terör örgütlerini, kirli emelleri olanları oraya biriktirdi. Onları dağıtmanın yegane yolu o bataklığı kurutup orayı gül bahçesine çevirmekten geçer. Rusya’nın Suriye yönetimi üzerindeki etkisi herkesin malumu. Sayın Putin ile tüm bu konuları, bizim durduğumuz noktayı, beklentimizi konuştuk. Sayın Putin’e, Beşar Esad’ın bizim çağrımıza vereceği cevabın temini noktasında bir adım atması çağrımız oldu. Sayın Putin, Esad’a bu adımı atması için herhangi bir çağrıda bulunur mu? Onu da zamana bırakıyoruz.Almanya Şansölyesi Olaf Scholz misafirinizdi. Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun kaldırılmasına ilişkin beklentiler vardı. Basın toplantısında onların kaldırılmasına dönük çok net konuşmadı. Sadece Deniz Kuvvetlerine yönelik bir satış mevzusu konuşuldu ama o hep vardı. Onun dışına taşacak mı? Eurofighter’a izin verilecek mi? Bunları çok açık söylemedi. Siz kendisinden daha açık garantiler aldınız mı, izleniminiz nedir? “BU İŞE SICAK BAKTIĞINI GÖRDÜK”Kendisiyle yaptığımız ikili görüşmede Eurofighter konusunda olumlu adımlar atılabileceğini, gerek İngiltere gerekse Almanya’nın bu işe sıcak baktığını gördük. Şu an itibariyle de ilgili bakan arkadaşlarımız karşılıklı olarak görüşmelerini sürdürecek. Olay sadece Eurofighter ile sınırlı değil. Bunun dışında Deniz Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleriyle ilgili birçok alanda parça, makine alımları da buna dahil. İkili görüşmede olumlu yaklaşımları kendisinden aldık. Biz savunma sanayii konusunda ihtiyaçlarımızı attığımız adımlar sayesinde büyük oranda kendimiz karşılıyoruz. Ancak bazı kalemlerde zamana ihtiyacımız bulunuyor. Bu kalemleri de öncelikle müttefiklerimizden karşılama yoluna gidiyoruz. Bu süreç ne zaman tamamlanır uçakların temini aşamasına ne zaman geliriz onu zaman gösterecek. Umarız çok uzun sürmez.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya heyetiyle yaptığınız görüşmeye dair biraz daha detaylı bilgi vermeniz mümkün mü? Ukrayna Savaşı’nda ateşkes arayışları ve Türkiye’nin arabuluculuk misyonuna dair yeni bir konu gündeme geldi mi? Bir de Putin de bu savaşı bitirmeye dönük yeni bir irade gözlemlediniz mi? “ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”Amerika’da Türkevi’nde Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski ile yaptığım görüşmede olduğu gibi, Sayın Putin’in de daimi ateşkesin sağlanması noktasında bir arayışının olduğunu gördük. Bunu zaten Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Bey ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov İstanbul’da yaptıkları görüşmelerle teyit ettiler. Karadeniz Tahıl Koridoru’nun canlandırılması, mayınların temizlenmesi konularının yanı sıra, dün akşam Sayın Putin ve heyetiyle yaptığımız görüşmede de esir takaslarıyla alakalı beklentilerin olduğunu gördük. Şu anda bu esir takaslarına yönelik adımları da yakın takibe almış bulunuyoruz. Biz sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi konusunda elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Arzumuz bir an önce iki ülke arasında barış için müzakereleri başlatmak, hayırlı neticeye ulaşacak yolu açmaktır. Buna muvaffak olmak için yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz. Savaşın kazananı, barışın ise kaybedeni olmayacağını vurgulamaya devam ediyoruz. Bu savaş elbet bitecektir, bizim gayretimiz daha fazla kan ve gözyaşı akmadan tamamlanması içindir.Son dönemde Türkiye’de özellikle savunma sanayii destekleme fonunun artırılması noktasında birtakım tartışmalar yaşandı. Hava savunma sistemleri konusu bu kapsamda tartışıldı. Dün Putin ile görüşmenizde S-400’ün yeni fazı ve özellikle Türkiye’nin kurmaya başladığı Çelik Kubbe Hava Savunma Sistemleri ile ilgili ortak hareket edilmesi gibi bir durum söz konusu oldu mu? “ONUN KARARINI HÜKÜMET OLARAK BİZ VERİYORUZ”Demir Kubbe ile bizim Çelik Kubbe projemizi birbirine karıştırmamız gerekiyor. S-400 konusuna gelince o zaten farklı bir adım. S-400’ün diğer fazıyla alakalı ‘acaba birileri ne der?’ diye bizim bir düşüncemiz yok. Onun kararını Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak biz veririz. Bu konuda hükümetimiz oturur, değerlendirmelerini yapar, kararını verir. Ama dediğimiz gibi Çelik Kubbe adını biz koyduk. Çelik Kubbe adını biz koyduğumuza göre bunun takvimini de biz belirleyeceğiz. Adımını da vakti saati geldiğinde savunma sanayii ile atarız. Bu konuda Türkiye’nin muhalefet partisi veya muhalifleri acaba ne diyor? Bütçe meselesinde muhalefet çılgına döndü. ‘Niye şuradan para alıyorsunuz? Niye buradan para alıyorsunuz?’ dediler. Biz kaynaklarımızı kendimiz temin ederiz ve bu kaynakları temin ettiğimiz zamanda da adımlarımızı atarız. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kaynak temini noktasında herhangi bir sıkıntının içinde değildir. Vakti saati geldiğinde adımını atar, kaynaklarını üretir ve Çelik Kubbe’sini de yapar. Burada önceliğimiz kendi ihtiyaçlarımızın eksiksiz karşılanmasıdır. Savunma sanayiinde geldiğimiz noktaya nasıl aşama aşama ulaştıysak, daha ileri hedeflerimize de sağlam adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.Bir taraftan Çin’den gelen milyar dolarlık yatırımların haberlerini yapıyoruz, bir taraftan “Çin Dünya Ticaret Örgütü’ne Türkiye’yi şikayet etti” şeklinde haberler geliyor. Ankara-Pekin ilişkileriyle ilgili vizyon nedir? Ben Nisan’da gittiğimde Çinli yetkililer “biz Sayın Cumhurbaşkanını ülkemize bekliyoruz” demişlerdi. Nereye doğru evrilecek Çin’le ilişkimiz? “ÇİN İLE BAĞLARIMIZ BULUNUYOR”Çin ile geçmişten bugüne uzanan bağlarımız bulunuyor. Birbirlerini etkileyerek gelişmiş iki büyük uygarlığın mirasçılarıyız. İlişkilerimizi bu bağlar üzerine inşa ediyor, köklü yeni bağlar oluşturmak için çalışıyoruz. Çin dünya siyasetinde de ticaretinde de son derece etkin bir ülke. Stratejik ortaklık düzeyindeki ilişkilerimizi geliştirmek için yeni adımlar atabiliriz. Çinli dostlarımızla ikili ticaret hacminin artırılmasından, yatırım potansiyellerine kadar birçok başlığı zaman zaman ele alıyoruz. Biz Çin’den yakın zamanda bir ziyaret bekliyoruz. Ondan sonra da biz iade-i ziyareti yaparız. Sanıyorum bu çok uzun bir zaman almayacak. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping bize bir ziyaret gerçekleştirecek, ardından da biz kendilerine bir ziyaret yapacağız.

Devamını Oku