34,4912
0.08%36,4155
0.17%2.960,92
0,89%9352.18
0,89%Geçtiğimiz günlerde ROKETSAN, özgün ve etkili bir çözümü kamuoyu ile paylaştı. Cirit ve Umtas füzelerini aynı kulede bir araya getiren Yalman silah sistemi gelecek vadediyor. Zira dizayn felsefesi, Türk kara birliklerini ve muhtemel ihraç portföyünü, özellikle hibrit harp ve harekat ortamında, geniş spektrumlu tehditlere karşı büyük ölçüde takviye edecek. Ayrıca Yalman, yapısal özellikleri nedeniyle çok önemli ve esnek harekat tasarılarına da uygun Yalman’ın prototipi, ciddi ve esnek bir ateş gücüne sahip. Cirit, hızlı ve dinamik yapısıyla, Umtas da IIR (kızılötesi görüntüleyici arayıcı) başlığı, üstün güdüm kabiliyeti ve farklı harp başlıkları seçeneklerinde yüksek tahrip gücü ile ön plana çıkan çözümler. Ancak Yalman, prototipinden çok daha fazlası olmaya aday. Taktik tekerlekli ya da paletli, zırhlı kara harp platformlarında kullanılmak üzere geliştirilen tek kule & farklı silahlar kombinasyonu kapsamında önümüzde iki ana dizayn felsefesi ve harekat tasarısı esası bulunuyor. Bunlardan ilki, ABD envanterinde bulunan, alçak irtifa hedeflere karşı hava savunma görevleri icra etmek, bunu yaparken, aynı zamanda kara hedeflerini de ateş altına alabilecek kabiliyete sahip olmak üzere dizayn edilen, taktik tekerlekli Stryker zırhlı muharebe tabanlı çözüm. Bahse konu platform, manevra birliklerine eşlik ederek koruma sağlamak üzere tasarlandı. Birçok önemli rakip arasından sıyrılarak başarılı olan Leonardo DRS’in çözümü, Hellfire füzeleriyle birlikte Stinger alçak irtifa hava savunma füzeleri ile 30 mm çapında bir uçaksavar topunu ve 7,62 mm çapında bir makineli tüfeği, güçlü ve esnek bir konfigürasyonda bir araya getiriyor. Diğer stratejik istikamet ise çok daha “ağır” ve asimetrik harekat zırhlı birliklerin korunması ihtiyacı öncelikli dizayn felsefesi. Rusların, T-72 ana muharebe tankı platformu üzerine kurguladıkları, Terminatör-2 zırhlı muharebe aracı, belirtilen çerçeveye iyi bir örnek teşkil ediyor. İncelemeye konu kara harp aracında amaç, zırhlı birliklere, kendileri için çok tehlikeli olan meskun mahalde destek verecek, çok yönlü ateş gücünü bir ana muharebe tankı platformunda bir araya getirmek. Terminatör-2, 9M120 Ataka güdümlü tank-savar füzeleri, iki adet 30 mm top, iki adet bomba-atar ve 7,62 mm bir makineli tüfek ile tam bir kara harp aracı. Terminatör-2’nin yeni varyantlarının T-72 yerine T-90 ana muharebe tankı platformları üzerine kurulacağını da ekleyelim. .Halihazırda parlak bir silah sistemi olan Yalman, bazı dokunuşlar ile çok daha yüksek bir muharip değer kazanabilir. Bunun için benzer segmentteki çözümlere ilişkin literatürü ve trendleri, ROKETSAN’ın ve Türk Kara Kuvvetleri’nin görüşlerine sunmakta yarar var.Bu kapsamda ilk husus, ABD’nin M-SHORAD (maneuver/short-range air defense) programının tetkik edilmesi ile ulaştığımız sonuçlar. Birçok önemli rakip arasından sıyrılarak başarılı olan Leonardo DRS’in tasarımı, Hellfire füzeleri ile birlikte Stinger alçak irtifa hava savunma füzeleri ile 30 mm çapında bir uçaksavar topunu ve 7,62 mm çapında bir makineli tüfeği, güçlü ve esnek bir konfigürasyonda bir araya getiriyor. Elbette, Yalman konfigürasyonuna güdümlü füzeler dışında makineli tüfek gibi silahlar eklemlenmesi, öncelikle Türk Kara Kuvvetleri’nin ihtiyaçları kapsamında belirlenecek. Dolayısıyla, böyle bir makalede, harekat ihtiyacı kapsamındaki taktik mülahazalara ilişkin bir konfigürasyon analizi yapmak doğru olmaz. Eğer tercih edilirse, Türk savunma sanayisi, bu segmentte de milli çözümler geliştirmeyi başardı.Esasen, Yalman’a büyük fark katabilecek başka bir seçenekten söz edebiliriz. Türk savunma sanayiinin milli alçak irtifa hava savunma füzesi çözümü olan Sungur, Yalman kapsamında, taarruz helikopterleri ya da sabit kanatlı hafif taarruz uçakları gibi yakın hava desteği platformları karşısında çok yararlı olabilir. ROKETSAN, Sungur’un 8 kilometre maksimum etkili menzile sahip olduğunu ve 4 kilometre irtifaya kadar geniş bir hedef setine karşı başarı gösterebileceğini belirtiyor. Sungur’u özel bir silah yapan hususlar ise etkili menzili kadar, üstün güdüm sistemleri ve HERİKKS (Hava Savunma Erken İkaz ve Komuta Kontrol Sistemi) ile entegre, ağ-merkezli bir mimari içinde çalışabilmesi. Zira, yeterli sensör füzyonu ve ağ-merkezli mimari olmadan gerek hava savunma sistemlerinin gerek kara harp araçlarının nasıl av olabileceğini, 2. Karabağ Savaşı sırasında, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri karşısında Ermeni unsurlarının imhası ile müşahede ettik. Yalman’da değerlendirilen mevcut füzelerin, bazı sınırlı durumlarda çok alçak irtifadaki hedeflere karşı etkili olacağı söylenebilir ve bu ifadenin haklılık payı da teorik düzeyde olacaktır. Bununla birlikte, Sungur gibi daha bütüncül bir hava savunma caydırıcı kapasitesinin önemini anlamak için, yakın harp tarihimize göz atmak ve Fırat Kalkanı Harekatı’nı anımsamak zorundayız. 24 Kasım 2016’da Suriye Arap Hava Kuvvetleri’ne bağlı, silahlandırılarak hafif taarruz uçağı haline getirilmiş L-39 Albatros, muhtemelen Kuveyres Üssü’nden kalkarak Suriye’de terörle mücadele harekatı icra eden Türk birliklerine bir saldırı düzenlemiş ve dört şehit verilmiştir. İleri hatlarda görev yapan birliklerle hareket edebilecek, hava savunma görevlerinde de etkin biçimde kullanılabilecek bir platform ile bu tip taarruzların akamete uğratılması mümkündür. Bu noktada, Zıpkın ve Atakan gibi çözümler akla gelebilir. Öte yandan, salt hava savunma görevlerine uygun silahlarla mücehhez söz konusu platformların, hibrit harp gibi karmaşık tehditlerin olduğu bir ortamda, geniş spektrumlu ihtiyaca cevap vermesi mümkün görünmüyor. Oysa, anladığımız kadarıyla, Yalman ile amaçlanan tam da bu, yani, çok sayıda kategorik tehdide karşı tek bir çözümle mukabele etmek.