Türkiye’den Ukrayna diplomasisi! Erdoğan: Çavuşoğlu önce Moskova’ya, ardından Ukrayna’ya gidecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı çıkanlar bunca zamandır ortaya kayda değer bir alternatif koyamadılar. Tek söyledikleri her şeyi eskiye döndürecekleridir. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl yeni anayasa tartışması açmış ve muhalefetten kendi anayasa tekliflerini beklediğimizi söylemiştik. Aradan geçen bunca zamana rağmen ortaya tek bir anayasa metni teklifinin konamadığını üzüntüyle gördük. Yönetim sistemi değişikliğine dair alternatif diye ortaya koydukları bir metin var, o da zaten kendilerine ait değildir. Yurt dışında hazırlanmış bir raporu sanki kendi çalışmalarıymış gibi kamuoyunun önüne çıkartanların ülkenin ve milletin hiçbir meselesi konusunda fikir çilesi çekmedikleri, çalışmadıkları açıkça ortadadır. Üstelik bu işten geriye akıllarda kalan tek şey, içinde zaten dişe dokunur herhangi bir unsur olmayan, dışarıdan ithal sistem teklifi değil, masadaki yer, koridordaki sıra kavgasıdır. Bizim zaten hayata geçirdiğimiz veya hazırlıklarını yıllar, aylar öncesinden açıkladığımız işleri kendi fikirleriymiş gibi söyleyerek içine düştükleri gülünç duruma değinmeye gerek bile duymuyorum. Yeni yönetim sistemimizin 2018'den 2023'e kadarki ilk dönem uygulaması daha sonra yapılacak iyileştirmelere veri sağlayacak, ışık tutacak, rehberlik edecektir."
Dünyanın hiçbir yerinde anayasaların da yasaların da yönetim sistemlerinin de durağan olmadığını dile getiren Erdoğan, bunların, tam tersine değişen şartlara göre sürekli geliştirilen dinamik süreçler olduğunu vurguladı.
Erdoğan, "Bölgemizin ve ülkemizin içinden geçtiği şu tarihi dönemin sonuçlarını da göz önünde bulundurarak 2023 seçimleri sonrası milletimizle birlikte bu muhasebeyi yapacak, daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele hep birlikte yol yürümeyi sürdüreceğiz." dedi.
"Dışişleri Bakanımız Rusya ve Ukrayna'ya gidecek"
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada giderek artan gücünün, cazibesinin ve öneminin en somut tezahürlerinden birinin geçen hafta yapılan Antalya Diplomasi Forumu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl ikincisi gerçekleştirilen ve üç gün süren foruma, dünyanın dört bir yanındaki 75 ayrı ülkeden 17 devlet-hükümet başkanı, bakan ve 39 uluslararası teşkilat temsilcisinin katıldığını anlattı.
"Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak" temasıyla forum boyunca 3 liderler oturumu, 27 panel, 4 söyleşi, 3 yuvarlak masa toplantısı, 3 yan etkinlikle taraflar arasında 200 civarında görüşme gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumunun en çok ses getiren bölümünün Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte yaptıkları toplantı olduğunu söyledi.
Toplantının, uzunca bir sürenin ardından Rusya ve Ukrayna arasında yapılan en üst düzey temas olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her ne kadar somut bir neticeyle sonuçlanmamış olsa da diplomasi ve diyalog kapılarını açması bakımından çok önemliydi. Dışişleri Bakanımızı bugün Rusya'ya gönderiyorum. Yarın Moskova'da temaslarda bulunacak. Perşembe günü de Ukrayna'ya geçecek. Kendisi her iki tarafla da yapacağı görüşmelerle ateşkesin ve barışın sağlanması yolundaki gayretlerimizi sürdürecektir." ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmasını yaptığı Antalya Diplomasi Forumu kapsamında 2 gün boyunca Antalya'da çok önemli temaslarda bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cuma günü Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama, NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev, Slovenya Cumhurbaşkanı Sayın Pahor ile bir araya geldik. Cumartesi günü ise Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyeleri Sayın Caferoviç ve Dodik, Bulgaristan Başbakanı Sayın Petkov, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Sayın Embalo, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Sayın Barzani, Nijer Cumhurbaşkanı Sayın Bazoum, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Bio, Liberya Cumhurbaşkanı Sayın Weah ile görüşmelerimiz oldu.
Antalya Diplomasi Forumunun, gerek katılımcı profili gerek orada verilen mesajlar gerek ülkemizin bölgesel ve küresel gelişmeler karşısındaki tutumunu göstermesi bakımından kritik bir platform olduğuna inanıyorum. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere forumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum."
"Türkiye, diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir"
Geçen hafta gerçekleştirdiği diplomasi trafiğine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer yandan çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog'u resmi ziyaret, perşembe günü Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev'i çalışma ziyareti vesilesiyle Ankara'da ağırladık. Aynı günün akşamı Sayın Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Pazar günü İstanbul'da Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis ile ülkelerimiz arasındaki sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inandığım, verimli bir çalışma yemeği gerçekleştirdik." dedi.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'ün göreve geldikten sonra, Türkiye'ye ilk resmi ziyareti vesilesiyle Ankara'da olduğunu anımsatan Erdoğan, "İkili görüşmemizin ardından bir de akşam geniş katılımlı bir çalışma yemeğini gerçekleştirdik. İnşallah yarın Polonya Cumhurbaşkanı Duda ile buluşacağız ve kendisini burada misafir edeceğiz. Görüldüğü gibi Türkiye bir yandan dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefiyle yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme stratejisini kararlılıkla uygularken, diğer yandan da diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ukrayna krizi şu gerçeği hepimize bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye'nin, siyasi, ekonomik, askeri alanlarda güçlü olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dostlarına ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi bir tercih değil, mecburiyettir. Uzunca bir zamandır yaşadığımız sayısız tecrübeyle biliyoruz ki ihtiyaç duyduğumuzda şayet kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayamıyorsak, kendi planlarımızı kendimiz yapıp uygulayamıyorsak bize kimseden fayda yoktur.
Kalbi ve duası bizimle olan dostlarımızın ve kardeşlerimizin vermiş oldukları manevi destek elbette önemlidir ama fiilen kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz gerektiği de bir hakikattir. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmet altyapısı, savunma sanayi başta olmak üzere stratejik alanlarda sahip olduğumuz üretim ve teknoloji gücü geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor."
"Milletimiz ortaya çıkan eserlerden ne yaptığımızı görüyor, takdir ediyor"
Temel altyapılar konusunda artık kayda değer hiçbir eksiğin kalmadığını vurgulayan Erdoğan, 18 Mart Cuma günü açılışını yapacakları 1915 Çanakkale Köprüsü'nün bu eser ve hizmet zincirinin altın halkalarından biri olacağını belirtti.
Yatırım tutarı 2,5 milyar avro olan bu projenin teknik özellikleri ve bölgenin ulaşımına sağlayacağı katkı ile Türkiye adına iftihar verici bir eser olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çanakkale Savaşımızın ve şehitlerimizin hatıralarını yansıtan nice sembollere sahip bu eseri de diğer pek çok projemiz gibi 'yap, işlet, devret' modeliyle hayata geçirdik." dedi.
Dünyanın dört bir yanından bu modeli incelemek ve kendilerine uyarlamak için Türkiye'ye gelenler olduğunu söyleyen Erdoğan, "Gerçi ülkemizde bu modelin ne anlama geldiğini, Türkiye'nin kalkınmasına, büyümesine, gelişmesine nasıl katkı yaptığını hala anlayamayanlar da var. Hamdolsun milletimiz ortaya çıkan eserlerden ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı görüyor, biliyor, takdir ediyor. Cuma günü köprünün açılış programında 'yap, işlet, devret' modeliyle ülkemize kazandırdığımız eserlerin şöyle derli toplu bir değerlendirmesini yaparak duymak isteyen kulakların, görmek isteyen gözlerin huzuruna getireceğiz." ifadelerini kullandı.
Savunma sanayiinde yıllarca ortaya çıkan ürünlerle, yürütülen projelerle, gösterilen gayretlerle dalga geçenlerle, yapılan işleri engellemek için her yola başvuranlarla mücadele ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sakarya'daki Tank Paleti Fabrikası üzerinden kendi ülkesine, kendi ordusuna, kendi savunma sanayiine etmedik hakareti bırakmayanları unutmadık. Bugün herkesin peşinde koştuğu insansız hava araçlarımızla ilgili çalışmaları küçümsemek, itibarsızlaştırmak, gömmek için uğraşanların aslında çapsız siyaset değil, alenen ülkeye ve vatana ihanet peşinde olduklarını artık daha iyi anlıyoruz. Gerçi aynı kesimlerin geçmişte Nuri Killigil, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre gibi isimlere yaptıklarını hatırladıkça bu kanaatimiz daha da perçinleşiyor.
Kendi uçağımızı, kendi silahımızı, kendi mühimmatımızı, kendi motorumuzu, kendi otomobilimizi, kendi yazılımlarımızı geliştirmemizi engelleyen zihniyetin, bir kez daha ülkemize aynı kötülüğü yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Diplomatik ve siyasi gücün gerisindeki ekonomik ve askeri dayanağı göremeyecek kadar hayattan, gerçeklerden, dünyadan bihaber bu habis anlayışı tarihin tozlu raflarına kaldırana kadar mücadelemiz bitmeyecektir."
Erdoğan, Türkiye'nin, bölgesinde ve dünyada genişleyen etki alanının insanların günlük hayatı ve refahı üzerindeki olumlu neticelerini almaya başladıkça ülkeye kazandırdıkları geniş vizyonun öneminin daha iyi anlaşılacağını belirtti.
"Irak'tan Suriye'ye, Libya'dan Doğu Akdeniz'e, Ege'den Balkanlar'a, Karadeniz'den Kafkaslar'a, Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye'nin yükselen yıldızı konuşulurken bizim de kendimizi buna göre hazırlamamız gerekiyor." diyen Erdoğan, kendi potansiyelinin, gücünün, imkanlarının, önündeki fırsatların farkında olmayan bir ülkenin büyük hedeflere doğru yol yürümeyi sürdüremeyeceğini vurguladı.
Erdoğan, "Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılı olan 2023, diğer pek çok hususla birlikte işte bu hakikatin de tüm boyutlarıyla enine boyuna konuşulmasına, tartışılmasına vesile teşkil edecektir. Bu konuda her kesimden, özellikle de dünyayı takip eden gençlerimizden katkı bekliyoruz. Gelin, kazanımlarıyla ve fırsatlarıyla 2023'ü tarihimizin en şanlı yapraklarından biri haline hep birlikte getirelim." diye konuştu.